Şeker Hastalığı ve Obezite
Şeker hastalığı, sadece kan şekeri seviyelerini etkilemekle kalmaz, aynı zamanda bir dizi başka sağlık sorununu da tetikler. Özellikle damar sistemini etkilediği için böbrek yetmezliği, görme kaybı ve sinir uçları hasarları gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Şeker hastalığına sahip bireylerde inme ve kalp krizi riski de oldukça yüksektir. Bu durumlar, hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir.
Obezite ile birlikte Tip 2 diyabet (şeker hastalığı) gibi metabolik hastalıkların görülme sıklığı artar. Bu tür hastalıklar, kişinin yaşamını olumsuz etkiler ve sosyal yaşamda sıkıntılara yol açar. Dünya genelinde obezite ve diyabet sorunları yaygındır; dünya nüfusunun yaklaşık %10’u obezite, %8’i ise diyabet ile mücadele etmektedir. Türkiye’de de benzer sağlık sorunları yaşanmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, nüfusun %17’si fazla kilolu, %10’u ise obezite sorunu yaşamaktadır.
Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, obezite ameliyatlarının şeker hastalığını kaybetmeye ve ilaç gereksiniminin ortadan kalkmasına neden olduğunu göstermiştir. İnce bağırsaklardan salgılanan bazı hormon ve mediatörlerin bu duruma sebep olduğu anlaşılmıştır. Bu bulgular, metabolik cerrahinin önemini artırmış ve dünya genelinde yaygınlaşmasını sağlamıştır.
Metabolik cerrahi ve obezite cerrahisi terimleri genellikle birbirinin yerine kullanılsa da, bu iki ameliyat türü arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Vücut kitle indeksi (VKİ) 35’in üzerinde olan kişilere yapılan ameliyatlar obezite cerrahisi olarak adlandırılırken, VKİ 35’in altında olup şeker hastalığı da bulunan kişilere yapılan ameliyatlar metabolik cerrahi olarak bilinir.
Obezite ameliyatları, özellikle Roux-en-Y Gastrik By-Pass, Mini Gastrik By-Pass, Jejunoileal Bypass ve Biliopankreatik Diversiyon gibi prosedürlerden sonra kilo kaybı henüz başlamadan, ameliyatın ertesi günü bile kan şekerinin kontrol altına alınması çeşitli teorilerle açıklanmaktadır. Bu teorilerden biri, ince bağırsağın ileum kısmında bulunan L hücrelerinden salgılanan GLP-1 (Glukagon Like Peptid) hormonunun artışı ile ilgilidir. GLP-1, pankreas beta hücrelerinde insülin salgılanmasını teşvik eder, böylece hastanın dışarıdan insülin ihtiyacı azalır. Ayrıca, GLP-1, periferik dokulardaki (yağ ve kas) insülin direncini azaltarak insülinin kan şekerini düşürme etkisini artırır.
Bu bilgiler, şeker hastalığı ve obezite ile mücadelede metabolik cerrahinin sağladığı potansiyel faydaları ve tedavi seçeneklerini anlamada yardımcı olabilir. Metabolik cerrahi, obezite ve şeker hastalığı ile ilgili çeşitli sağlık sorunlarının yönetiminde etkili bir çözüm sunar ve hastaların yaşam kalitesini iyileştirmeye yardımcı olabilir.